top of page
Yazarın fotoğrafıPınar Özkent

Zihinsel Haritalarınıza Fazla Güvenmeyin

Güncelleme tarihi: 30 Mar 2023

Karar verme anlarında hiç düşünmeden kullandığımız bir araç var: Zihinsel haritalarımız.


Zihinsel haritalarımız dünyayının nasıl döndüğüne dair soyutlanmış modellerden oluşuyorlar.


Paranın nasıl işlediğinden, başarının yol haritasına, başarılı girişimlerin özelliklerinden, iyi ebeveyn nasıl olunura kadar hemen her alanda zihni haritalarımız bulunuyor. Bunlar doğduğumuz günden itibaren kendi tecrübelerimiz, dışarıdan öğrendiklerimiz ve çevremizdeki insanlardan bize geçen normlarla gelişiyorlar.


Beynimiz yıllar içerisinde geliştirmiş olduğu zihinsel haritaları çok seviyor, her yeni gelişme karşısında durumu sıfırdan değerlendirip en doğru karar alma çabası yerine, doğru yolu ezberlediği zihni haritalarda aramayı tercih ediyor.


Çünkü onlar sayesinde hayatta karşılaştığımız durumlar, fikirler ve yeniliklere tepki vermemiz hızlanıyor ve karar almak daha az enerji harcayarak çözülebilir bir mesele haline geliyor.


Sorun şu ki zihni haritalarımız gerçek dünyayı yansıtmayabiliyor ve onlara aşırı güvenerek aldığımız kararlar bizi büyük hatalara sürükleyebiliyor. Ve maalesef tecrübelerimize, eski bilgilerimize ve çevremizden öğrendiklerimize dayanan zihinsel modellerimizin gerçek dünyayı yansıtmıyor olması ihtimali gayet yüksek.


Matematikçi Alfred Korzybski haritaların neden gerçek dünyayı tam olarak yansıtmadığını aşağıdaki 3 ana başlıkla anlatıyor - ki bence bu başlıklar zihni haritalar için de aynen geçerliler.


- haritalar gerçek dünyanı soyutlaştırılmış halleri. Bu soyutlaştırma sırasında sapmalar yapmamız mümkün,


- haritalar statik ve sabit. oysa dünya değişken ve hareketli,


- haritalar soyutlanmış semboller olduklarından onları anlamlandırmak için yorumlamız gerekiyor ve yorumlar daima hataya açıktır.


Gözlemlerime göre zihinlerindeki haritaları hiç gözden geçirmeyen, yeni bilgiler ve gelişmeler ışığında onları tekrar tekrar sorgulamayan insanlar, bir süre sonra etraflarındaki değişimi anlayamaz, yorumlayamaz ve değerlendiremez hale geliyorlar.


Her yeni fikri, teknolojiyi, bilgiyi eski zihinsel modeli ile değerlendiren insanlarla ilgili Abraham Harold Maslow’un dâhiyane bir sözü var: "Elinde çekiç olan her şeyi çivi zanneder!"


İnsanların özellikle inovasyonlar karşısındaki tepkilerinde ellerindeki bu çekiçlerin büyük rolü var.


Mesela Bitcoin paranın en olduğuna, kimler tarafından basılabileceğine, nasıl saklanıp, nasıl transfer edileceğine, mevcut ekonomik sisteme ve onun merkez bankası gibi kurumlarına dair yerleşik zihinsel haritalara büyük bir meydan okuma. Aldığı büyük olumsuz tepkinin arkasında da bu var zaten.


Ekonominin nasıl döndüğüne dair güçlü zihinsel haritalara (çekiç) sahip insanlar, Bitcoin'i de bir çivi olarak görüyor ve ona göre tavır geliştiriyorlar. Oysa belki de Bitcoin bir çivi değil? Ve belki de onu elimizdeki çekiçle değerlendirmek pek akıllıca değildir?


Peki zihni haritalarımızın baskısından nasıl kurtulabiliriz?


Sanırım ilk adım onların farkında olmak.


Yenilikler karşısında verdiğimiz tepkileri bu çerçevede gözden geçirmek ve zihnimizdeki eski haritaların yeniliğe karşı tepkimizi nasıl dikte ettiğini fark etmek çok aydınlatıcı bir başlangıç olabilir. Elinizdeki çekici asla unutmayın yani.


İkinci adım yeni fikirleri anlamak için samimi bir çaba harcamak.


Yeni fikirleri dinlerken onların mevcut zihinsel haritalarımızın henüz keşfedemediği diyarlar olabileceği alçak gönüllüğünü gösterir ve onlara tıpkı bir çocuk gibi büyük bir öğrenme hevesiyle yaklaşırsak, değişim dalgalarını daha iyi yakalayabiliriz diye düşünüyorum.


Üçüncü adım ise zihinsel modellerimizdeki olası hatalara karşı tedbirli olmak.


Pek çok hisse senedi yatırımımda, yatırım tezimin yanlış olma ihtimaline karşı put opsiyonları satın almamı buna bir örnek olarak verebilirim. Bazen ilk bakışta bana saçma sapan gelen fikirlere bile küçük de olsa yatırım yapmamın arkasında zihinsel modelimden şüphe duymam var.

Dördüncü adım ise bizimkine aykırı zihni modellere sahip insanlarla sürekli diyalog halinde olmak.


Bu diyaloglarda karşımızdakileri kendi modelimize ikna etme çabasına girmek yerine, onların modellerinden öğrenilebilecek ne olduğuna bakmak bize çok yardımcı olacaktır.


Beşinci ve son adım ise haritamızı sürekli güncelliyor olmak.


Yeni şeyler öğrenerek ve farklı dünyaları keşfederek, daha önce tırmanmadığımız tepelere tırmanıp etrafımızı gözlemleyerek, zihni haritamızı sürekli olarak güncel tutmak bizi sürekli olarak elindeki çekiçle gezen insan durumuna düşmekten kurtaracaktır..








1.007 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Yazı: Blog2_Post
bottom of page