Dijital çağın kimileri için acı kimilerini ise mutlu eden gerçeği: Yaratıcı değilseniz bu çağda rahata kavuşmanız ve tatmin edici bir hayat yaşamanız çok zor.
Çünkü içinde yaratıcılık, yenilikçilik, inovasyon gerektirmeyen iş kolları yavaş yavaş yapay zekanın ve robotların hakimiyetine geçiyor ve iş yaşamında yaratıcılık daha çok kıymete biniyor.
Çünkü kendini ifade etmenin çok önemli olduğu bir çağ bu çağ. Bu yüzden yaratıcı düşünceleriniz sizi diğerlerinden ayırıp fark yaratmanızı sağlayacak.
Hem bugün hem de gelecek yaratıcıların elinde anlayacağınız.
Aynı zamanda bir sürü sorunla boğuştuğumuz bir dünyadayız. İklim sorunları, cehalet, yoksulluk, savaşlar, cinayetler… İşte tüm bu sorunlar, herkesin gördüğünü görüp ama kimselerin düşünmediğini düşünerek çözebileceğiniz sorunlar.
Öte yandan yaratıcı olmanın gittikçe zorlaşıyor olması da bu çağın su götürmez bir gerçeği.
Gerçekten çevremize baktığımızda yaratıcı fikirlere sahip insanlarla ve bizi heyecanlandıran yaratıcı işlerle çok az karşılaşıyoruz artık.
Bunun en büyük nedeni ise insanların medyanın zehirleyici ve hipnoz edici etkilerine her zamankinden çok maruz kalması ve geleneksel ve mantıksal düşünce kalıplarından sıyrılamamaları.
Bu yüzden yaratıcılık becerisini geliştirmek isteyen bir insanın ilk yapması gereken şey zihnini özgürleştirmesi, çok boyutlu ve geniş düşünebilmeyi öğrenmesi.
Bunun temel aracı ise lateral (yanal) düşünce.
Peki nedir yanal düşünme ve beynimizi yanal düşünme moduna nasıl geçirebiliriz?
Yanal Düşünme Nedir?
Edward de Bono tarafından 1967'de ismi konulan, problemleri farklı açılardan görebilmeyi, daha eleştirel bakabilmeyi ve geniş düşünebilmeyi öğrenmemizi amaçlayan bir düşünce biçimidir.
Doğal, mantıksal ve matematiksel düşünme biçimine karşı geliştirilmiştir ve en büyük düşmanı ezberci eğitim sistemi ve geleneksel düşünmedir.
Edward de Bono'ya göre yanal düşünme, en az bir konuya derin odaklanarak çalıştığımız anlar kadar önemlidir. Bazen belirli bir göreve odaklanmadığımızda yaratıcılığımız daha güçlüdür. Kavraması zor olan meseleler bile böyle anlarda aniden netleşebilir.
De Bono, bir beceride en üst düzeyde ustalaşmak için, yanal düşünme dönemlerinin odaklanılmış çalışma saatlerini takip etmesi gerektiğini savunuyor.
Yanal Düşünmenin Sinir Bilimi
Sinir bilimcilere göre, pür dikkat odaklanmak ve yanal düşünme tamamen farklı sinirsel aktivitelere sahiptir. Çünkü odaklanmış dikkat prefrontal korteksle sınırlandırılırken, yanal düşünme aynı anda beynin çeşitli bölümlerini meşgul ediyor.
Bu zengin nöral aktivite de orijinal çağrışımlar, büyük resim algısı ve kullanıma hazır fikirler için idealdir.
Barbara Oakley'e göre, yanal düşünme özellikle yeni şeyler öğrenirken oldukça önemlidir:
“Zor bir problemi çözmek veya yeni bir kavram öğrenmek neredeyse her zaman problem üzerinde bilinçli olarak çalışmadığınız dönemleri gerektirir. Odaklanmış dikkatinizi tekrar soruna çevirdiğinizde, yanal düşünmenin sunduğu yeni fikirleri ve kalıpları pekiştirirsiniz.”
Sonuç olarak, etkili öğrenme, ağırlık çalışmak gibidir. Dinlenme periyotları yoğun egzersiz seanslarını takip etmelidir. Ancak o zaman büyüme gerçekleşebilir.
Yanal düşünmenin hemen gerçekleşmesini sağlayamazsınız, ancak belirli etkinlikler sizi bu yaratıcı duruma daha kolay ulaştırır.
Ayrıca Bakınız; Gişe Fiyaskosu Bir Film: Esaretinin Bedeli
Yanal Düşünme Alıştırmaları
Yanal düşünme, klasik düşünce kalıplarının dışına çıkmak olduğu için bir konuya tersten bakma, başka birinin gözünden bakma, dışarıdan bakma gibi teknikleri uygulamanız gerekiyor.
Bunlar aynı zamanda reklamcılık ve metin yazarlığı mesleklerinde de sıkça kullanılan tekniklerdir.
Çağımızın en yaratıcı ve en sıra dışı sanatçılarından birisi olan, kuralları yıkan, dünyayı değiştirmenin, dünyayı algılayış biçimimizi değiştirmekten geçtiğini söyleyen bir sanatçı olan Olafur Eliasson'un hayatı, farklı düşünme konusunda size ilham verebilir.
O halde size yanal düşünmenizi harakete geçirecek bir soru soruyorum;
''Bir adam siyah giymekten büyük haz duyarmış. Öyle ki; gittiği her yere siyahlar içinde gidermiş. Siyah ayakkabı, siyah çorap, siyah pantolon, simsiyah eldivenler, siyah atkı, siyah kazak ve siyah bi maske… Vücudunun tamamı siyah elbiselerle kapalı olurmuş her zaman. Bir gün yine bu kıyafetler ile bir ara sokakta yürüyormuş. Bu arada sokağın tüm lambaları da kapalıymış. Derken farları bozuk olan simsiyah bir araba tam da adama çarpmak üzereyken son anda durmuş.''
Peki bu siyah arabanın sürücüsü nasıl olur da bu adamı görebilmiş? (Cevabı söylemiyorum, tahminlerinizi yorum olarak yazmanızı bekliyorum :) )
İşte buna benzer sorularla zihninizi zorlayarak yanal düşünme egzersizleri yapabilirsiniz.
Bu arada Einstein da yanal düşünme alıştırmaları yaparmış sık sık.
Gençliğinde patent memuru olarak çalışırken genellikle birkaç saat içinde işlerini bitirir, öğleden sonralarını istasyona gelen ve istasyondan ayrılan trenleri izleyerek geçirirmiş.
Eve döndüğünde eşi Mileva Marić'e "bugün olağandışı şeyler gördüm" diyerek şu tarz sorular sorarmış:
"Bir tren ışıktan hızlı giderse ne olur?"
“Güneş aniden kaybolursa dünyaya ne olur?”
"Düşmek uzayda uçmakla aynı şey mi?"
Einstein'ın biyografisini yazan Walter Isaacson bu zihinsel görselleştirmelerin Einstein'ın bilime katkıda bulunduğu en çığır açan teorilerin dayanağı olduğunu söylüyor.
Yanal Düşünmeyi Harekete Geçirmenin Yolları
Yürüyüşe Çıkmak
Yanal düşünmeye başlamanın en iyi yollarından biri yürüyüşe çıkmaktır.
Tek başına yapılan yürüyüşler, tarih boyunca birçok yaratıcı insan tarafından ifade edildiği gibi yaratıcılığı ateşler.
Dünyaca ünlü bir kimyager ve mucit olan Alexander Williamson şöyle diyor: "Yalnız bir yürüyüş laboratuvarda bir haftaya bedeldir."
Nietzche ise "Gerçekten harika olan tüm düşünceler yürürken tasarlanır." diyor.
Uyku ve Zihninizi Dinlendirmek
Uyku da yanal düşünmenin kapılarını sonuna kadar açmanın en etkili yollarından birisi.
Uyurken, beyniniz uyanık olduğunuz saatlerde öğrendiklerinizi pekiştirmek için çok çabalar.
Hatta belirli sorunları hayal etmek için zihninizi hazırlayabilirsiniz. Örneğin, uykuya dalmadan hemen önce bir problem üzerine kafa yorarsanız, beyniniz uyurken de onun üzerinde çalışmayı sürdürecektir.
Kısa şekerlemeler, Thomas Edison ve Salvador Dali'nin kanıtladığı gibi, yanal düşünmeye giden bir başka yoldur. Onlar yaratıcılıklarını harekete geçirmek için kısa şekerlemeler yapmayı alışkanlık haline getirmişlerdi.
Edison zor bir sorunla karşılaştığında kestiridi ama bunu bir sandalyede otururken ve elinde bir metal tutarken yapardı. Rahatladıkça, düşünceleri özgür ve yanal düşünmeye yönelirdi. Uyuyakaldığında metal parça elinden düşüp ses onu uyandırdığında yeni ve taze fikirler üretirdi.
Zihninizin dinlenmeye, bulunduğunuz andan uzaklaşmaya ihtiyacı var anlayacağınız.
Çalışırken tıkandığınızı hissediyorsanız, her şeyi bırakıp yürüyüşe çıkın, etrafınıza bakın veya sadece gözlerinizi kapatın.
Bir problemle mücadele ediyorsanız, zihniniz bu konuda herhangi bir düşünceden kurtulana kadar başka şeyler yapın. Masanıza döndüğünüzde, odaklanmanın ve en iyi işinizi yapmanın çok daha kolay olduğunu göreceksiniz.
Evet, yanal düşünme olmadan bir konuda ustalığınız eksik kalacaktır.
Bu yüzden yanal düşünmeyi destekleyen aktivitelerin (uyumak, duş almak, doğada yürümek, kestirmek, enstrüman çalmak, meditasyon yapmak...) önemini göz ardı etmeyin.
Unutmayın, bazen aradığınız cevaplar, onları en beklemediğiniz anda karşınıza çıkarlar.
Bu hikaye gündüz vakti mi gerçekleşmiş
Çünkü gündüzmüş