Ya hayatın getirdiği tüm olumsuzlukları silip atabilsen ve kendine sadece mutlu olduğun bir yaşam ısmarlayabilseydin?
Ya bir olay karşısında etraftaki herkes çıldırmışken, sakinliğini koruyan sen olsaydın?
Ya sevgilin seni bir anda terk ettiğinde, ya o önemli sınavda tek çalışmadığın yerden soru geldiğinde, ya müdürün hazırladığın sunumu beğenmediğinde, sadece gülüp geçebilseydin?
Eğer bu sorulara serzenişle bakıyorsan, belli ki oldukça azınlık olan ama içten içe gıpta edilen o gamsız insanlardan biri değilsin.
Ben de değilim. Ve bu yüzden biz bu acı tatlı hayatın tadını daha çok çıkaran, kendini daha çok geliştiren, çevresindekiler için bir şeyler yapmaya çalışan insanlardanız.
Kabul ediyorum ki hayat bize gül bahçesi vaad etmeyecek. Ve özellikle içinde bulunduğumuz bu son sürat değişerek bizi her anlamda zorlamaya, kötü sürprizler çıkartmaya ve sürekli olarak kafamızı karıştırmaya devam eden bugünün dünyasında stresten kaçma imkanımız da yok.
Dolayısıyla bize; hissettiklerimizi kabul edip, çözüm yollarını kendi içimizde bulmaktan daha iyi gelecek bir şey de yok!
Hayat aslında kesintisiz bir seçimler dizisidir.
Günün her anında, başımıza gelen iyi ve kötü şeyler hakkında neler hissedeceğimizi, neler düşüneceğimizi, dikkatimizi neye odaklayacağımızı seçiyoruz.
Beynimiz oto pilotta çalışırken bunların birer seçim olduğunu fark etmiyoruz bile. Bunu kabul etmek önemli.
Çünkü duygu ve problemlere mi yoksa çözümlere mi odaklanacağımızın bizim seçimimiz olduğunu fark etmediğimizde, hem stres seviyemizi hem de aldığımız yanlış karar sayısını arttırıyoruz.
Seçimlerimizi kendimizin yaptığını bilmek aslında içten içe bir özerklik duygusu da uyandırıyor. Dayanıklılık ve mutluluk üzerine yapılan birçok araştırma özerklik hissetmenin mutluluğumuzda önemli bir rol oynadığı yönünde. Yani hayatımız üzerinde kontrolümüz ve seçim hakkımız olduğunu kanıksadığımızda daha mutlu bireyler haline geliyoruz.
Bu nedenle, her an seçimler yaptığımızın farkına varmak, sadece daha iyisini yapmamıza değil, aynı zamanda özerklik hissetmemize ve daha yüksek refah seviyelerine ulaşmamıza da neden oluyor.
Tam da bu yüzden; stresle başa çıkabilmek için kendimize yapacağımız en büyük iyilik, seçimler yaptığımızı kabullenmek!
Ve strese karşı dayanıklılığımızı inşa ederken seçimler yapmak hakkında bilmemiz gereken en önemli şey; hayatımızda hangi sorun veya mücadele olursa olsun, içinde her zaman birçok seçim barındırdığı!
“Evet berbat ebeveynlerim var ve onları ben seçmedim. Ama onlarla kurduğum ilişkinin sıklığına, içeriğine ve beni ne kadar etkilediğine kendim karar verebilirim.”
“Evet iş yerim çok stresli ve şu an çalışmaya mecburum. Ve bir taraftan işimi değiştirmek için CV’mi güncellemek, hak ettiğim şartlarda çalışmak için kendimi geliştirmek, olasılıkları kovalamak, yeni bağlantılar edinmek gibi çözüm yollarına gitmekle ilgili seçim benim.”
“Evet trafik korkunç ve geç kalıyorum. Ama şu an bunu değiştiremiyorum, benim kontrolümde değil. Geç kalacağımı haber verip özür dileyeyim bari. Ve madem bu arabanın içinde sıkışıp kaldım, kendime düşüncelerimi dağıtacak bir podcast açayım.”
İnsanlar genelde bu bakış açısını benimsemek istemezler. Çünkü rahat ve konforlu olan; kendimizi kurban gibi hissederek sorumluluk almadan suçu başkalarına veya şartlara atmaktır.
Eğer bizde stres yaratan sorunlarımıza nasıl yaklaştığımız konusunda sorumluluk alırsak, çözümleri bulmak da bize kalacak çünkü.
Oysa “Hay Allah ne kötü bir işin var, büyük şanssızlık!” diye teselli edilerek sırtımızın teselli ile sıvazlanması hepimiz için çok daha kolay ve stressiz. Unutmayın şunu söylemek gerçekten çok rahatlatıcı: Dünya adaletsiz bir yer ve bu konuda yapabileceğim bir şey yok!
Ancak bunu söylemek aynı zamanda sizi olduğunuz yerde saymaya, aynı stresi yaşamaya devam etmeye ve mutsuz olduğunuz şartlarda kalmaya itmeye devam edecek.
Özetle stresi yönetmek için yapabileceğimiz ilk şey şunu söyleyebilmek:
“Evet dünya adaletsiz bir yer, ama bana nasıl davrandığıyla ilgili bazı seçimler yapabilirim ve beni mutlu edecek şartlar yaratmak için çaba harcayabilirim!”
Seçimlerinize Bakmadan Önce:
Yaşamınızdaki Stres Kaynaklarını Tanımlamayı Unutmayın.
Stres yönetimi için bir diğer önemli nokta, yaşamınızdaki stres kaynaklarını belirlemekle başlar.
İş değiştirmek, taşınmak veya boşanmak gibi büyük stres faktörlerini belirlemek kolay olsa da, kronik stresin kaynaklarını saptamak pek de kolay değil.
Kendi düşüncelerinizin, duygularınızın ve davranışlarınızın günlük stres seviyenizi nasıl etkilediğini gözden kaçırmanız pekala mümkün.
Elbette, son teslim tarihleri konusunda sürekli endişelendiğinizin farkında olabilirsiniz, ancak belki de strese neden olan asıl şey, iş taleplerinden ziyade konuyu sürekli ertelemenizdir.
Gerçek stres kaynaklarımızı belirlemek için alışkanlıklarımıza, tutum ve mazeretlerimize yakından bakmamız gerekiyor:
En son ne zaman rahat bir nefes aldığınızı hatırlamıyor olsanız bile, stresi geçici bir durum olarak mı görüyorsunuz yoksa tüm hayatınızın stres içinde geçeceğini mi düşünüyorsunuz?
Stresi işinizin veya ev hayatınızın ayrılmaz bir parçası olarak mı yoksa kişiliğinizin bir parçası olarak mı tanımlıyor musunuz?
Stresinizin kaynağını diğer insanlara veya dışarıdaki olaylara mı yüklüyorsunuz, yoksa kendinizi mi suçluyorsunuz?
Stresli hissetmeyi normal olarak mı görüyorsunuz, yoksa sizin dışınızdakiler sakinliğini koruyorken, siz stresli olduğunuz için de stres oluyor musunuz?
Stresi yaratmada veya sürdürmede oynadığınız rolün ve seçimlerinizin sorumluluğunu kabul edene kadar, stres seviyeniz kontrolünüz dışında kalmaya devam edecektir.
Uygulama: Bir Stres Günlüğü Tutun
Stres günlüğü, yaşamınızdaki düzenli stres etkenlerini ve bunlarla başa çıkma şeklinizi belirlemenize yardımcı olabilir.
Her stresli hissettiğinizde, bunu günlüğünüze yazın. Günlük tutmak, düşünce kalıplarınızı ve sizde stres yaratan ortak temaları görmenizi sağlayacaktır.
Günlüğe şu soruların cevaplarını yazabilirsiniz:
O gün stresinize ne sebep oldu? (emin değilseniz bir tahminde bulunun)
Hem fiziksel hem de duygusal olarak nasıl hissediyorsunuz?
Stresli hissettiğinde davranışlarınız nasıldı?
Kendinizi daha iyi hissetmek için o an ve sonrasında yaptığınız neler var?
Bir süre sonra günlüğünüzü dönüp okuduğunuzda, sizde stres yaratan temel noktaları ve bu konularla ilgili hangi sorumlululukları alabileceğinizi ya da olaylara hangi açıdan bakmayı seçtiğinizde rahatlayacağınızı daha net fark edeceksiniz.
Unutmayın, stresli hissetmek değil ama çözüm üretmeye çalışmak ya da olan bitene baktığımız çerçevenin nasıl olacağını seçmek tamamen bizimle ilgili!
Ayrıca Bakınız; Carl Jung'dan 4 Sarsıcı Yaşam Dersi
Comments