Ne kadar az ”orijinal” insan var.
Özgün bir hayat tarzı, ilginç bir mesleği, giyiminden hobilerine ve düşüncelerine kadar toplumun genelinden ayrılan insanları kast ediyorum ”orijinal” derken.
Orijinallerin sayısı çok az, çünkü orijinal olmak çok zor.
Öncelikle kimse orijinal olmanızı istemiyor.
Toplum ve sistem sıradan insanlardan oluşan işgücüne, tüketiciye ve seçmene ihtiyaç duyuyor. Çünkü sıradanları yönetmek daha kolay.
Eğitim kalıplaştırma için var mesela, özgünleştirme için değil.
Bu kalıba sokan düzen, orijinal insan olmanın ikinci zorluğunu da doğuruyor: KORKU
”Sürüden ayrılanı kurt kapar!” zihniyeti ile büyütülen, ailesinden öğretmenlerinden, arkadaşlarından hep bu yönden telkinler alan bir ölümlünün, kendine özgü davranması ne büyük cesaret işi, değil mi?
Peki ama orijinallik şart mı? Yoo, değil tabii.
Pekala sıradanlığın sıcak kollarına kendinizi bırakıp mutlu mesut yaşamaya devam edebilirsiniz. Ya da mutlu mesut yaşadığınıza inanmaya.
Kalıpların ferahlatıcı bir yönü var elbette.
Ama şu ölümlü hayatta en ufacık bir fark yaratmak, yaşamaya değer bir hayat sürdürmek istiyorsanız orijinallik şart.
Çünkü orijinallik olmadan yaratıcılık olmuyor.
Ve yaratıcılık biz insanları diğer tüm canlılardan ayıran ve hayatı güzelleştiren en önemli özelliğimiz.
Comments