Geçenlerde mentorluk yaptığım bir danışanım bana, odağımı nasıl koruyabildiğimi sordu. Nasıl gün içinde dağılmıyordum, kafamda ne gibi net kararlar vardı ve onlara nasıl uyuyordum?
Pek tabi öncelikle, düşündüğü kadar -sürekli- odağımı koruyamadığımı, bazen oldukça verimsiz bir gün geçirebildiğimi, bazen kafamın karıştığını söyledim.
Nitekim, hiçbirimiz kusursuzca yol almıyoruz yaşamda.
Onun benimle ilgili algısı; her günü baştan uca planladığım, ince ince detaylara dikkat ettiğim ve belirli kuralları takip ettiğim yönündeydi.
Yok, dedim, öyle değil.
"Hayatımı tanımlayan temel birkaç misyonum var ve her şey bunların etrafında şekilleniyor.
Günlük olarak katı bir ajandadan öte, yaptığım şeylerin, nihai amacıma (misyonuma) nasıl hizmet ettiğiyle ilgileniyorum".
Hoşuna gitmişti cevabım, sanki "daha uygulanabilir" gelmişti.
Hadi biraz daha açıklayayım...
Misyonunuz Hayatınızın Ta Kendisidir
Temel bir soru: Misyon nedir?
Kişisel misyon, belirli bir sonu olmayan yaşam yolculuğudur. Hedefler gibi değildir. Hedef, başı ve sonu belli olan; bir problemi çözmeye veya bir misyonu gerçekleştirmenize olanak tanıyan şey. Ve tamamlandığında biterler.
Misyon ise yaşamımızda hiç sönmeyen kutup yıldızımız. Yönümüzü belirlememiz için kusursuz bir rehber.
Günlük yaklaşımınız, yöntemleriniz, süreciniz veya akışınız değişebilir, ancak misyonumuz nadiren değişir. Çünkü o, bu hayatı nasıl geçirmek istediğinize dair tanımladığınız; büyük, kapsamlı ve cesur bir ifade.
Hayatımda önceliklendirdiğim 3 kategorinin her birinde kendime belirlediğim bir misyon var:
Profesyonel: İnsanların yaptığı işte, keyif - huzur ve refah bulması.
Kişisel: Sevgi dolu bir “ev” inşa etmek. Evi tırnak içine aldım, çünkü bunu geniş bir şekilde tanımlıyorum - çekirdek ailem (eşim ve oğlum), geniş ailem , en yakın arkadaşlarım ve kurduğum diğer ilişkiler.
Ruhsal: Negatifliğe teslim olmamak. Her ne yaşıyorsam, bir çıkış yolu aramak ve hayatımın kaptanlığını başkasına emanet etmemek.
Belirlediğim her bir misyon benim için bir görev veya ulaşılacak bir hedef değil, hayatımın ta kendisi.
Her bir misyon bireyseldir. Onlarla ilgili doğru ya da yanlış gibi bir şey yoktur, sadece size ait olmalı ve sizi tanımlamalı.
Olur da Kaybolursanız
Hayat karmaşık. Her gün yeni fırsatlar, görevler, insanlar, fikirler ve beklentilerle karşı karşıya kalabilirsiniz.
Yönünüzü şaşırmak, önünüze çıkan yeni bir fırsata atlamak, enerjinizi anlamsız görevlere vermek; normaldir.
Ancak misyonunuz sizi kendine doğru geri çeker:
Yeni veya mevcut herhangi bir fırsatta: Bu fırsat benim misyonlarımdan birine hizmet ediyor mu? Eğer etmiyorsa, buna hayır diyebilirsiniz.
Hayatınızdaki herhangi bir kişiyle ilgili olarak: Bu kişi kendime tanımladığım yaşama olumlu katkıda bulunuyor mu? Değilse, ona verdiğiniz enerjiyi sınırlayabilirsiniz.
Herhangi bir günlük iş: Bu eylem benim misyonlarımdan birine olumlu katkıda bulunuyor mu? Eğer hayırsa, bundan nasıl kaçınabilir veya onu nasıl delege edebilirsiniz.
Hayat bir labirentse, misyonunuz o labirentte yönünü bilen bir gezgin olmanızı sağlar.
Siz Misyonunuzu - Misyonlarınızı Nasıl Tanımlıyorsunuz?
Misyonlarınızı net bir şekilde tanımlamak, hayatınıza netlik, odaklanma ve tatmin getirecek.
Bu nedenle sizin için önemli 3 kategoride (profesyonel, kişisel, ruhsal, sağlık, eğitim, para vb.) misyonunuzu belirleyin.
Bunu yaparken aklınızda olsun, bir misyona ulaşmıyoruz, zaten onu yaşıyoruz.
Misyon-larınızı tanımlandıktan sonra sıra yolculuğa çıkmakta:
Her bir misyona olumlu katkıda bulunan çekirdek kişiler kim? Onlara öncelik verin, değer verin ve zaman ayırın.
Her bir misyona olumlu katkıda bulunan temel günlük eylemler neler olabilir? Onlara odaklanın.
Misyonuzu yaşamanıza engel olan şeyler neler? Onları yavaşça ortadan kaldırın.
Emin olun ki, misyonunuzu netleştirdiğinizde ve ona sımsıkı tutunduğunuzda; ihtiyacınız olan odaklanma becerisi, kararlılık ve disiplin sizi takip edecek.
Yine de kaybolursanız, mentorluk için bana buradan ulaşabilirsiniz.
Youtube Kanalı'ma Abone Olun, Yeni Kitap Özetlerini Kaçırmayın.
Comments