Timothy A. Pychyl'in yazdığı bu kitap, neredeyse hepimizin muzdarip olduğu erteleme alışkanlığını ve bu alışkanlıkla nasıl baş edebileceğimizi anlatıyor.
Kitabın alt başlığı ise şöyle:
''Başlanıp bitirilmesi gereken işleri inatla erteleme, savsaklama ve oturup çalışmak yerine ıvır zıvır şeylerle oyalanma alışkanlığıyla mücadele kılavuzu''
Keyifli okumalar…
1. Savsaklama Nedir ve Neden Önemlidir?
Hepimiz bir şeyleri ertelemek zorunda kalırız.
Erteleme, önceliklerimizi belirlemenin bir parçasıdır.
Günümüzü nasıl planlamış olursak olalım, eğer bir çocuğun sağlığı söz konusuysa, her şey önceliğini yitirir. O gün yapılacak diğer işlerin ertelenmesi gerekir. Buradaki mesele, bunun hiçbir biçimde istemli bir erteleme olmayışıdır.
Savsaklama davranışı, yapılacak bir işin veya faaliyetin bile isteye ertelenmesidir; hem de bu ertelemenin kişinin iş verimliliğini ve hatta söz konusu faaliyete veya bizzat kendisine dair hissiyatını olumsuz yönde etkileyeceğini bile bile.
Bizi harekete geçmekten alıkoyan bu gönülsüzlüğün ve ayak direme halinin üstesinden gelecek stratejileri bilinçli bir şekilde kullanmak çok önemli, çünkü savsaklama pek çok insanda kişiliğin ayrılmaz parçası haline gelmiş durumda.
Yani görevler veya durumlar karşısında alışkanlığa dayalı olarak verdiğimiz bir tepki ve tüm alışkanlıklar için geçerli olduğu üzere içselleştirilmiş, bilinçli olmayan yoldan gerçekleşen bir süreçte, üzerine pek de düşünmeden yaptığımız şeylerden biri.
Hatta nüfusun en az %20'sinde bir hayli kronik düzeyde seyrediyor ve insan hayatını pek çok bakımdan olumsuz etkiliyor.
Alışkanlıkları değiştirmek kolay değil. Bunu başarmak için özgün değişim stratejileri eşliğinde bilinçli bir çaba sarf etmemiz gerekiyor.
Bu özet ücretsiz üyelerimiz içindir. Uluslararası ses getirmiş tüm kitap özetlerimize ulaşmak isterseniz, sizi Kitap Ekspresi'ne davet ediyoruz.
Kitap Ekspresi'nde özetlerimiz artık sesli olarak da sizlerle buluşuyor. Kitap Ekspresi'ne üye olun, hem her hafta bir bestseller kitabın özet ve ana fikirlerine ulaşın, hem dilerseniz özeti okumak yerine dinleyin. Önceki tüm ücretli özetlere de anında ulaşabilirsiniz. Hadi tam burada bekliyoruz!
2. Savsaklama Bize Nelere Mal Oluyor?
Psikologların araştırmaları, yakınlarını kaybeden insanların yas sürecinde ifade ettikleri iki tip pişmanlığı ortaya koyuyor; biri hatalarından, diğeri ise ihmalkarlıklardan ötürü duyulan pişmanlık.
Burada yazar, ikinci tür pişmanlığa vurgu yapıyor: İhmalkarlıklardan doğan pişmanlık, genelde savsaklama davranışının bir sonucudur.
Hatta araştırmanın derinlerine inildiğinde kişinin yas sürecindeki en büyük bunalım kaynağının, savsaklama davranışıyla bağlantılı ihmalkarlıklardan ötürü duyulan pişmanlık olduğu ortaya çıkıyor.
Savsaklama davranışıyla ilgili anket çalışmalarında yüksek puan elde eden katılımcıların genel başarı düzeyleri de düşük çıkıyor.
İş performansına hiçbir faydası dokunmadığı gibi, aksine genellikle zarar veriyor.
Aynı kişilerin daha fazla olumsuz duyguyla yüklü oldukları ve hatta belirgin bir biçimde daha fazla sağlık sorunundan şikayet ettikleri de bulgular arasında.
Erteleme Davranışı Sağlığımız İçin Büyük Tehlike
Quebec Bishops Üniversitesi'nden Fuschia Sirois, gerçekleştirdiği araştırmayla önemli iki sonuca ulaşıyor ; birincisi erteleme strese neden olduğundan bağışıklık sistemimizi zayıflatarak çeşitli hastalıklara yol açıyor.
İkincisi de kronik erteleyiciler egzersiz yapma, sağlıklı beslenme ve yeterince uyuma gibi sağlığa yararlı davranışları da gereksiz yere erteliyorlar. Bu da kişinin sağlığını özellikle uzun vadede olumsuz yönde etkiliyor.
Savsaklama, hayatın gerçeklerinden kaçmakla ilgili bir sorundur. Hedeflerimizi ertelerken aslında kendimizin en azılı düşmanı haline geliyoruz.
Hedefe bağlılığı güçlendirmek için, gereksiz yere ertelemenin nelere mal olduğundan da öte, hemen şimdi harekete geçmenin sağlayacağı faydanın bilincine varmak gerekiyor.
3. Ertelemeyle İlgili Bilmemiz Gereken En Önemli Şey Ne?
Erteleme davranışı, öz düzenleme konusundaki başarısızlığın bir biçimidir. Başaramadığımız şey, davranışlarımızı kendi hedeflerimize uygun düzenlemektir.
Bize kendimizi iyi hissettiren şeylerin cazibesine kolayca kapılıyoruz.
Hemen şimdi kendimizi iyi hissetmek istiyoruz ve bir an önce moralimizi düzeltecek olan şey her neyse onu yapıyoruz, genellikle de uzun vadeli hedeflerimize zarar vermiş oluyoruz.
Kısa vadede morali yükseltmenin hemen her şeyden öncelikli hale gelişi, kronik erteleyiciler açısından kilit meseledir.
Eğer kronik bir biçimde savsakladığınızı keşfettiyseniz, yapmanız gerekenleri bir başka zamana erteleyerek pekala olumsuz hislerden kaçıyor olabileceğinizi de keşfetmişsinizdir. Bu geçici bir ödüllendirmedir.
Ödüllendirilen davranışlar tekrarlanırlar. Kendi savsaklama davranışımızı da bu şekilde pekiştirerek başlı başına sorun haline getiririz. (Dopamin orucuna neden girmemiz gerektiğini hatırlayın)!
Bu nedenle, kişinin kısa vadede moralini yükseltme isteğini, önüne koyduğu uzun vadeli hedeflerine hizmet edecek şekilde dönüştürmesi savsaklama alışkanlığıyla mücadelede kritik bir öneme sahip.
4. Bugünün İşini Yarına, Yarının İşini Öbür Güne Bırakmak
Araştırmalar, geleceğe yönelik tahminde bulunma işini pek beceremediğimizi ortaya koyuyor.
Burada duygusal tahmin kavramı önem kazanıyor.
İleriki bir zaman diliminde nasıl bir ruh hali içinde olacağımıza ilişkin tahminde bulunma işine duygusal tahmin diyoruz.
Başımıza gelebilecek olumlu veya olumsuz olaylara bağlı olarak ruhsal durumumuzun gelecekte nasıl olacağına dair öngörüde bulunurken yanılgıya düşmemiz, yanlış duygusal tahminlerimizin bir sonucu.
Gelecekte bir şey yapmaya niyetlenirken, tasarladığımız şey doğrultusunda eyleme geçmeyi umduğumuz andaki duygusal durumumuzun şimdikinin aynısı olacağı yönünde yanlış bir varsayımda bulunarak şimdiki duygusal durumumuza odaklanırız.
Gelecekteki eylemimize niyetlendiğimiz anki duygusal durumumuzun çoğunlukla pozitiftir.
Çünkü:
1- Eylemi ileriki bir zamana ertelediğimiz için, iyi hissetmenin cazibesine kapılma meselesini tartışırken sözünü ettiğimiz o ödülü elde etmiş oluruz.
2- İleride bizi mutlu edeceğini sezinlediğimiz birtakım faaliyetlerle uğraşırken hayal ederiz kendimizi. Bunu hayal etmenin kendisi bile keyiflidir.
“Gündemimizdeki bir sorumluluk veya işle ilgili ‘En iyisi bunu yarın yapayım,’ diye düşünüp savsaklama sinyalleri vermeye başladığımızda durup şöyle düşünmemiz gerekiyor: ‘Yok, galiba yanlış bir öngörüde bulunuyorum. Büyük ihtimalle yarın da bunu yapasım olmayacak.’
Adım atma ihtimalimizi arttırmak için iki yönlü bir yaklaşıma ihtiyacımız var:
1- Zaman yolculuğu. Geleceğe dair zihinsel imgeleri daha sık ve daha sahici bir şekilde kullanmalıyız.
2- Yanılabileceğimizi kabullenip bu durumun üstesinden gelmek: İnsan düşüncesinin derinliklerinde yatan bir yanılgıyı duygusal tahmin becerilerimiz aracılığıyla değiştirmeye çalışmak yerine, sadece yanılma ihtimalimizi nasıl kabulleneceğimizi öğrenmeli ve oradan devam etmeliyiz.
5. Uydurduğumuz Bahaneler ve Kendimize Söylediğimiz Yalanlar
Bu bölümde düşünme biçimimizden kaynaklanan bazı yanılgılardan bahsediliyor.
Bunlar;
1- Kısa vadeli ödüller karşısında uzun vadeli ödüllerin değerini azımsamak.
2- Yapılacak işlere gerekenden az zaman ayırmak ve belirli bir sürede kapasitemizin çok çok üzerinde yapabileceğimizi düşünmek.
3- Bugündense yarını tercih etmek.
4- Öz saygımızı korumak adına kendimizi sabote etmek.
5- Yapılması gereken bir iş ve bu işi başarıyla tamamlama becerimiz hakkında mantık dışı fikirler yürütmek.
6- Düşünme biçimimizi davranış biçimimizle tutarlı kılmaya çalışarak yapay mutluluklar üretmek.
Ayrıca Bakınız; Kitap Özeti: İnsanın Anlam Arayışı
6. Başlamanın Gücü
Bir kere başladığımızda, elimizdeki işin aslında zannettiğimiz kadar berbat olmadığını hemen anlarız.
Başlamak, elimizdeki işe yönelik algımızı değiştiriyor. Üstelik benlik algımızı da önemli ölçüde değiştirebiliyor.
Hedeflerimiz doğrultusunda ilerlemek, bizi daha mutlu kılarak hayattan daha fazla keyif almamızı sağlıyor.
Olumlu duygular, hedef odaklı davranışları ve iradeye dayalı süreçleri güçlendirme potansiyeline de sahip.
Önümüze koyduğumuz hedeflerde az da olsa ilerleme kaydedip ''kendimizi gaza getirdiğimizde'', öznel mutluluk düzeyimizin yükseldiğini ve bu durumun başladığımız eylemi sürdürmemiz ve ilerlememiz için bizi teşvik ettiğini çok net görebiliriz. (5 dakika kuralını hatırlayın!)
7. Başlamak Neden Sihirli Bir Değnek Değildir?
Başlamak, bitirmeye yetmez.
Savsaklama alışkanlığı, yalnızca bir türlü işe koyulamamakla ilgili bir sorun değil.
Sarf ettiğimiz çabanın pek çok aşamasında önümüze çeşitli sorunlar, lüzumsuz ertelemeler çıkabilir.
Kapıldığımız duygular bizi yolumuzdan alıkoyabilir.
Etrafımızda dikkatimizi dağıtacak o kadar çok şey var ki az önce yapmayı düşündüğümüz şeyin yerine, kendimizi birden bambaşka bir şey yaparken bulmamız işten bile değil.
Dolayısıyla önümüze çıkacak engellerle baş edebilmek için hazırlıklı olmamız gerekiyor.
Çalışırken dikkatimizi dağıtabilecek şeyleri ortadan kaldırmamız, bu konuda atılacak büyük bir adım olacaktır. (Odaklanma yazımıza göz atmak isteyebilirsiniz.)
8. Bütün Mesele İrade mi?
İrade kısıtlı bir kaynaktır.
Hepimiz gün içinde gücümüzün tükendiğini hissederiz.
Hemen herkesin ''Benim pilim bitti, daha fazla çalışamayacağım'' veya ''Bunu yarın yapsam daha iyi olur'' diye düşündüğü anlar oluyor.
Hedeflere sağsalim ulaşmamızı çoğu zaman mümkün kılan şey ise bize tükendiğimizi söyleyen böylesi anlık duygulara takılmayıp yola devam etmemizdir.
''En iyisi bunu yarın yapayım'' dediğimiz an durup derin bir nefes almalı ve bu işi neden bugün yapmaya niyetlendiğimizi düşünmeliyiz.
İrade depomuzda kalan o son birkaç damlayı toparlayabilmek için bazı stratejilerse şöyle:
1- İrade kasınızı güçlendirmelisiniz. Bunun için öyle büyük hedeflere gerek yok. Belirlediğiniz hedefle ilgili istikrarlı ve titiz olun yeter.
2- Uykunun ve dinlenmenin faydasını hafife almayın. Çoğumuz doğru dürüst çalışabilmek için 7-8 saat uyumak zorunda.
3- İrade gücünüzü tazeleyebilmek için size kendinizi iyi hissettiren şeyler, insanlar ya da etkinlikler bulun. (Haddini Aş Kulübü'ndeki 30 günlük challenge'lara katılabilirsiniz.)
4- Kandaki glikoz miktarı da öz düzenleme kapasitesini belirleyen bir etmen. Bazı araştırmalar, en küçük bir öz düzenleme çabasının dahi damarlardaki kullanılabilir glikoz miktarını düşürerek sonraki öz düzenleme çabalarını sekteye uğratabildiğini ortaya koyuyor.
Bu yüzden kan şekerinizi düzenlemek için elinizin altında bir tabak meyve (kompleks karbonhidrat) bulundurun.
***
Kitap özetimizi burada noktalarken, kitabın içinden en sevdiğim alıntıyı eklemek istedim yazımın altına.
Mutluluk, insanın önüne koyduğu hedefler uğruna verdiği çabada yatar. Özel olarak şu veya bu başarıyı elde etmemiz gerekmiyor; bütün mesele, hayatta bize anlamlı gelen bir şeyin peşinden gitmeye, onun için uğraş vermeye kendimizi adamamız.
***
Benzer içeriklerden ilham almak ve büyüme yolculuğunuzda hızlanmak isterseniz, hemen buradan ücretsiz bültenimize üye olabilirsiniz.
Sizinle aynı yollardan geçen bir topluluğun içinde hayallerinizi büyütmek isterseniz; Haddini Aş Kulübü'nde sizi bekliyoruz.
Comentarios