Biliyorum biraz sert ve tartışma yaratacak bir başlık oldu.
Pek çok insan ülkenin şartlarında dolayı kişiliklerine uygun işler yapamadıklarını düşünüyor ne de olsa.
İş yerindeyken yaptıkları ile kişilikleri arasındaki uyumsuzluktan yakınan ama başka çarelerinin olmadığını söyleyenlerin sayısı oldukça fazla.
Zaten yaptığınız işle kişiliğiniz arasındaki ilişki biraz da yumurta civciv paradoksuna benziyor.
Yaptığımız iş mi kişiliğimizi belirliyor, yoksa kişiliğiniz seçtiğiniz işi mi epey su kaldırır bir tartışma konusu olabilir.
Ama net bir şey var.
Yaptığınız işle kişiliğiniz arasında önemli bir korrelasyon var. Bu da eğer kişiliğinizden memnun değilseniz ilk yapmanız gerekenin işinizi ya da işinizle ilgili algınızı değiştirmeniz gerektiği anlamına geliyor.
Kişiliğin ne demek olduğuna dair derinliği ve bilimselliği benim psikoloji bilgimi kat be kat aşan çok sayıda tanım, model ve araştırma var.
İşin biraz kolayına kaçıp sözlüğe baktığımda ise kişiliğin anlamı şu iki eksen üzerinden açıklanıyor:
1.Bir kimseye özgü belirgin özellik, manevi ve ruhsal niteliklerinin bütünü, şahsiyet.
2. Bireyin toplumsal hayatı içinde edindiği alışkanlıkların ve davranışların bütünü.
Beni özellikle ikinci eksen ilgilendiriyor.
Kişiliği insanın hayatı boyunca edindiği alışkanlıkların ve davranışların bir bütünü olarak ele aldığınızda, onun oluşumunu genetik faktörlerden ziyade, çevre ve yaşanan deneyimlerle açıklamak mümkün hale geliyor.
Yaptığımız işin yaşadığımız çevreyi ve deneyimleri derinden etkilediğini düşündüğümüzde, mesleğimizin kişiliğimizin tasarımında önemli roller oynadığını tespit etmek mantıklı bir akıl yürütmeye benziyor.
Ve kendi tecrübelerim de bu yolda.Bu çerçevede yaptığım işin kişiliğimi nasıl etkilediğini bir model üzerinden anlatmak isterim size.
Carl Jung’un 1921 yılında yayınladığı Psychological Types isimli kitabından yola çıkarak oluşturan ve Myers-Briggs yaklaşımı ismi verilen bir kişilik tipleri modeli var.
İçe dönük ve dışa dönük kişiliğin temel yönelim olarak kullanıldığı yaklaşımda, 16 farklı kişilik tipinin olduğu ileri sürülüyor. Ve bu 16 farklı kişilik tipi, 4 temel kişilik özelliğinin farklı kombinasyonları ile oluşmakta.Bunlar;
• E (Dışa dönük) – I (İçe Dönük)
• S (Duyusal) – N (Sezgisel)
• T (Düşünen) – F (Hisseden-Duygusal)
• J (Yargılayıcı) – P (Kavrayıcı)
Ayrıca Bakınız; Neden Şirketinizde Sunumları Yasaklamalısınız?
Bugünkü Bora Özkent’i tanımladığımda İçe Dönük (evet ben bir ev kuşuyum), Sezgisel (yatırımlarımda bile matematikten ziyade sezgilerime güveniyorum), Hisseden-Duygusal (ve gittikçe daha da duygusallaşan) ve nispeten daha Kavrayıcı (hayır bu konuda mükemmel olduğumu iddia edemem, önyargılı olduğum anlar var hala) yönlerimin tayfın diğer ucundaki kişilik özelliklerinden daha yoğun olduğunu söyleyebilirim.
Oysa kariyerimi ve o dönemki alışkanlıklarımı-davranışlarımı gözden geçirdiğimde durum biraz farklı.
Mesela turist rehberliği yaptığım yıllarda daha dışa dönük olduğumu, bugünün tam tersine kendimle baş başa kalmaktan kaçındığımı hatta korktuğumu gayet iyi hatırlıyorum.
Denetim (Audit) yaptığım yıllarda daha duyusal ve yargılayıcı bir insana dönüştüğümü çok sayıda örnekle gözümün önünde canlandırabiliyorum. Aynı şekilde profesyonel yönetim danışmanlığı yaptığım yıllarda da bugünkünden çok daha duyusal, gerçekçi, somut bilgiye odaklı ve düşünen bir insandım.
Tabii kendimle ilgili bu gözlemlerimde objektif olmayabilirim, beni uzun yıllardır tanıyan insanlara da sormak lazım.
Ama kişiliğimdeki değişim konusunda böyle hissetmem bile, belli miktarda bir değişim yaşadığımı gösterir bence.
Son dönemlerde öncüğünü ele aldığım, üzerine kafa yorduğum ve içerikler ürettiğim “Haddini Aş!” hareketinin beni nasıl etkilediğini de gözlemleyebiliyorum mesela.
Her ikisi de kardiyolog olan Meyer Friedman ve Ray Rosenman tarafından geliştirilen ve kişilik tiplerini A ve B olmak üzere iki farklı sınıfa ayıran modeli ele alalım “Haddini Aş!”ın beni nasıl etkilediğini anlatmak için.
A Tipi Kişilik: Kuralcı olan bu kişiler, düzeni ve disiplini yaşamlarının ön planlarına yerleştirirler. Sabırsız olan A tipi kişilikler, istedikleri şeyin hemen olmasını bekler, olmayınca da telaşa kapılıp öfkelenirler. Başarı hırsları ile kendilerini sürekli baskı altında hisseder, deyim yerindeyse “bırak dağınık kalsın” cümlesinden hiç ama hiç haz etmezler…
B Tipi Kişilik: A tipi kişiliğin tam zıttı olan B tipi kişilikte ise işler daha ağırdan alınmaktadır. Sabırsız, aceleci, işkolik ya da kinci olmayan bu kişiler, aile ile iş yaşam dengesi konusunda oldukça başarılıdırlar. Çok gerekli olmadıkça risk almaz, stresten uzak durur, sükunet içerisinde yaşamayı tercih ederler…
Denetim, profesyonel yönetim danışmanlığı ve CEO’luk yıllarımda net bir A Tipi olduğum su götürmez.
Bugünlerde ise gittikçe daha risk alan, stresten uzak duran, aile iş yaşamı döngüsüne çok önem veren bir insana dönüşüyorum.
Kabul belki bunun yaşımın ilerlemesi ile de ilgili olabilir.
Ama “Haddini Aş!” için okuduklarım, ürettiklerim ve siz değerli takipçilerimden gelen tepkiler de beni çok etkiliyor.
İnsanlara değer katmanın asıl yaşam amacım olduğu zihnimde o kadar yer ediyor ki, klasik anlamda iş başarısının önemi gözümde azalıyor gittikçe.
Evet, yaptığım işlerin kişiliğim üzerindeki etkileri bu şekilde.
Bilimsel bir veri yok elimde ama tecrübelerim yaptığımız işlerin kişiliğimizi net bir şekilde etkilediğini görüyorum.
Siz ne dersiniz?
Comments