Hayatla ilgili öyle gerçekler var ki, onların farkına vardığımız an adeta aydınlanma yaşadığımız anlar olur.
Dünyaya çok farklı bakmaya başlarız, daha doğru seçimler yapar, daha doğru kararlar alırız. Ve ileride pişman olmayacağımız bir hayat yaşamaya başlarız.
Ne yazık ki, bizim için önemi epey büyük olan bu gerçeklerin farkına çok geç varırız.
Çünkü bu gerçeklerden genelde yaşadıkça ve tecrübe edindikçe haberdar oluyoruz.
Bugün hayatla yüzleşmiş, kendince dersler çıkarmış, yaşça ve ruhça olgunlaşmış insanların ortak noktada buluştuğu bu gerçekleri paylaşmak istiyorum sizinle.
Henüz bu gerçeklerin farkına varacak kadar yaşamamış olsanız da, ya da bazılarını yaşayıp öğrenmiş, bazılarını ise şu an deneyimliyor olsanız da; eminim içinizde bir yerlerde farkındalık yaratacak. Hadi başlayalım..
1. Diğer insanların, sizin onlara davrandığınız gibi değil, sizin kendinize davrandığınız gibi size davranması daha olasıdır.
Toplum arasındaki genel kanının ''insanlara nasıl davranırsanız, onlar da size o şekilde karşılık verir.'' şeklinde olduğunu biliyoruz.
Ancak her şey, bizim kendimize nasıl davrandığımızla ilgili.
Kendinize saygı duyarsanız, diğer insanlar da size saygı duyacak.
Kendinizden sürekli şüphe ederseniz, diğer insanlar da size şüpheyle yaklaşacak.
Kendinizi severseniz, sizi seven insanları etrafınıza çekeceksiniz.
Öz sevginiz yoksa, bir şekilde diğer insanların da sizi sevmesine izin vermeyeceksiniz.
Bunun farkına varmak, başta garip hissettirebilir ama durum gerçekten bu.
Kendinizi sunma şekliniz, kendiniz hakkında ne düşündüğünüz, bir birey olarak kim olduğunuz… tüm bunlar tamamen sizin kontrolünüz altında.
Kendinize nasıl davranıyorsunuz bilmiyorum ama ne olursa olsun daha fazla saygı duyun, daha fazla değer verin ve daha çok sevgi gösterin.
Her zaman inandığınız şey için ayağa kalkın ve başkalarının sizi sindirmesine izin vermeyin. Başkalarına "benden uzak dur" demeyi öğrenmemiz gerekiyor.
Bunu yaptığınızda, kendinize yapabileceğiniz en büyük iyiliklerden birini yapmış olacaksınız.
2. Bugün yaptığınız tüm fedakarlıklar geleceğinize yaptığınız birer yatırım.
Çoğu insan hayatının son çeyreğinde, önceden yaptıkları kötü seçimlere hayıflanır, özellikle de boşa harcadıkları zamanları düşünürler:
''Zamanımı o kadar çok boşa harcamasaydım şu an daha rahat bir yaşlılık yaşardım.'
''O insanlarla arkadaş olmasaydım, hayatım çok daha anlamlı olabilirdi.''
Şunu biliyorum; işlerimi savsaklayıp dizi izlemeyi seçtiğim her an için gelecekte pişman olacağım.
Finansal özgürlüğümü kazanmak için çabalamak yerine sosyal medyada vakit harcadığım her an için gelecekte pişman olacağım. (Dikkatimizi dağıtmak için elinden geleni yapan bu bilgi yığınında odaklanma becerinizi arttırmak için yapabileceklerinizi buradan öğrenebilirsiniz.)
Kısacası, geleceğimi kurtarmak için bugün yapmadığım her fedakarlık veya vazgeçmediğim her olumsuz alışkanlık için pişman olacağım.
Sahip olacağımız her güzel şey için bir bedel ödememiz gerekiyor. Hayat bize altın bir tepside sunulmuyor.
Bunun farkındalığına sahip olduğumuzda daha doğru kararlar alıp daha doğru alışkanlıklar edinebiliriz.
3. Hayat adil değil.
Siz çok nitelikli, çok çalışkan olmanıza rağmen hak ettiğiniz terfi sizden daha niteliksiz birine gidebilir. Bunun sebebi de o kişinin patronla arasını iyi tutmuş olması olabilir.
Hoşlandığınız kişi, sizin onun için mükemmel olduğunuzu düşünmenize rağmen, onu hiç hak etmediğini düşündüğünüz biriyle birlikte olabilir.
Dünya mükemmel değil, hiçbir zaman da olmadı.
Ve bir şeyi hak ettiğinizi düşünmeniz, hiçbir zaman onu alacağınız anlamına gelmeyecek.
"Bu gerçeği kabul edin ve anlamsız şeyler için zamanınızı, aklınızı ve çabanızı harcamaktan vazgeçin. Çabalarımız her zaman anlamlı bir şeylere yönelik olmalı." - Yeni Bir Pencere Aç / Pınar Özkent -
4. Eleştirilme korkusu, sizi olmanız gereken kişi olmaktan alıkoyuyor.
Eleştirilmekten korkarak yaşamak kendinizi gerçekleştirmenin önündeki en büyük engellerden birisi. Çünkü bu korku, sizin istediğiniz değil, başkalarının istediği hayatı yaşamanıza neden oluyor.
Yaptığı işten mutsuz olan ama sırf çevresinin eleştirilerine maruz kalmamak için istifa edemeyen çok insan tanıyorum.
Eleştirilme riskini göze aldığınızda kendinizi daha özgür hissetmenin hafifliğini yaşayacaksınız.
Kim olmak istediğiniz, kendiniz için yapmanız gereken bir seçim.
Kendiniz mi olacaksınız yoksa başkalarının olmanızı beklediği biri mi olacaksınız?
Eleştirilme korkusunu yenmeniz için tavsiyelerde bulunduğumuz blog yazımızı okumadıysanız, işinize yarayabilir.
Ayrıca Bakınız; Harekete Geçmekte Zorlananlar İçin 5 Dakika Kuralı
5. Her karanlık gecenin bir aydınlık sabahı var.
Şu an her şey ne kadar zor olursa olsun, her şey ne kadar karanlık görünürse görünsün, kendinizi daha iyi hissedeceğiniz, güneşin hayatınıza tam anlamıyla doğacağı bir gün mutlaka gelecek.
Geçmişte yaşadığım kötü günlere, çektiğim sıkıntılara, çaresizliklerime bakıyorum ve aslında her birinin beni daha güçlü kılan, hayattaki güzelliklerin kıymetini bilmemi sağlayan birer tecrübe olduğunu yeni yeni anlıyorum.
O an hiç bitmeyecek gibi hissettiriyor, evet ama bittiğinde de çoğu zaman iyi ki de yaşamışım dedirtiyor.
Bilenleriniz vardır, Jim Carrey yiyecek yemek, kalacak yer bulamadığı, artık ayakta durmakta zorlandığı günlerde tam olarak bu bakış açısını ediniyor aslında. Kendine sürekli şunu hatırlatıyor: ''Sahip olacaklarım etrafımda, sadece şu an için bana gelmiş değiller.''
Dolayısıyla, zor günlerin geçici olduğunun bilincinde olmak, o günleri daha kolay aşmanıza yardımcı olacaktır.
6. Mutluluk bir seçimdir ve çaba gerektirir.
Mutluluk, diğer insanlara veya onların onayına bağlı bir şey değildir. Mutluluk, kendi başınıza deneyimlediğiniz bir şeydir çünkü beklentilerinizle uyumludur.
İyi haber şu ki, mutlu olmayı seçebilirsiniz, kötü haber ise, tıpkı peşinden gitmeye değer herhangi bir şey gibi, kendi kendine olmayacak, biraz çaba göstermeniz gerekiyor.
Loretta Graziano Breuning, Mutlu Beyin kitabında şöyle bir ifade kullanır: ''Mutlu olmaya karar verirseniz beyniniz mutlu olacak şeyler bulur. Yine de öfkeleriniz ve hayal kırıklıklarınız olacaktır ama kendinizi mutlu etmenin bir yolunu bulursunuz.''
Emin olduğum bir şey daha var ki, mutluluğun en doğru formülü paramızı değil, zamanımızı çoğaltmak.
7. Hayat uzun değil.
Bu, gençken pek düşünmediğimiz bir konu.
Hayat bize gayet uzun, zaman ise savura savura harcayabileceğimiz bir kaynak gibi gelir. Çünkü yaşadığımız hayatın miktarını, yaşayacaklarımızla karşılaştırırız ve geriye kalanları yaşadıklarımızdan daha fazla olarak görürüz.
20'li yaşlardayken, o ana kadar sahip olduğumuzdan en az 3 kat daha fazla yaşama sahip olmayı umuyoruz ama burada bir tuzak var; zamanın bir kısmını verimsiz şeylere harcayacağız ve boşa geçen zamanın hiçbir şekilde geri dönüşü olmayacak.
Zaman, tersine çevrilebilir bir şey değil. Biriktirilebilen bir şey de değil.
Sadece onu nasıl harcayacağımızı iyi bir şekilde belirleyebiliriz, boşa geçen zamanlarımızı ise asla tekrar kazanamayız.
Bu nedenle, onu harcarken savurgan olmayı bırakıp daha akıllıca ve oldukça titiz davranmamız gerekiyor.
Karmaşalarla dolu yaşam yolunda daha akıllıca kararlar alabilmek, kendimizi daha iyi hissetmek ve hedeflerimize doğru yürüme cesaretini gösterebilmek için bu gerçeklerin farkına ne kadar erken varırsak, o kadar iyi..
Çünkü bize armağan edilmiş sadece bir yaşam var. Onu en doğru şekilde kullanmak gerekmez mi?
***
Küçük bir ekleme:
Eğer benzer içeriklerden ilham almak ve yaşamınızı dönüştürme cesaretini bulmak isterseniz sizi Haddini Aş E Bülten ailemize hevesle bekleriz.
Comments