Dünya tarihinin gelmiş geçmiş en iyi satranç oyuncularından birisi olarak kabul edilen Bobby Fischer’in sıra dışı hayat hikayesini anlatıyorum bu yazımda.
Fischer’in hayat hikayesi, bir işi tutkuyla yapmanın ve derin odaklanmanın ne denli önemli olduğunu bir kez daha hatırlatacak size.
Eğer onun hikayesinden etkilenirseniz, bu aralar Netflix'i kasıp kavuran Queen's Gambit isimli diziyi izlemenizi de şiddetle tavsiye ederim bu arada.
Kimsesiz bir kız çocuğunun satranç tutkusunun peşinden sürüklendiği bu hikaye, size hem satranç denilen büyülü oyunu sevmek, hem de tutkuların peşinden azimle koşmanın gücüne dair inanılmaz bir deneyim yaşatıyor.
Asi Deha: Bobby Fischer
1943 yılında Chicago'da dünyaya geliyor Fischer.
Annesi ve babası Fischer 9 yaşındayken boşanıyorlar. Çocukluğu annesi ve kız kardeşi ile birlikte banliyö evlerinde geçiyor. Babasını ancak 9 yaşındayken tanıyor. Anne ve baba sevgisinden mahrum bir şekilde büyüyor.
Fischer’in satrançla tanışması, annesinin ona ve kız kardeşine oyalanmaları için bir satranç takımı almasıyla başlıyor.
6 yaşındayken ablasıyla oynayarak öğrendiği satranca büyük bir tutkuyla bağlanıyor ve o günlerden itibaren tüm hayatı satranç oluyor Fischer’in.
Çünkü o çok mutsuzdur, gerçek hayat onun için çok karmaşıktır.
Fakat satranç evreni öyle değildir. Çok daha nettir ve kuralları vardır. Dolayısıyla bu evrende çok daha mutlu ve güvende hissediyordu Fischer kendisini.
Hayatım boyunca, tüm yapmak istediğim satranç oynamaktır.
13 yaşında ABD gençler şampiyonu ve 14 yaşında en genç ABD şampiyonu olmayı başarıyor genç oyuncu.
ABD şampiyonu olduktan sonra katıldığı bir programda ona sorulan soruları bakın nasıl cevaplıyor:
Sunucu: Bu stratejinin mali bakımdan da bir getirisi var mı?
Fischer: Hayır
Sunucu: Peki hiç yardım alıyor musun?
Fischer: Hayır
Sunucu: Her şeyi kendi başına yaptın! Bu, insanları mutlu ediyor mu?
Fischer: Beni mutlu ediyor.
16 yaşına geldiğinde okulun kendisi için bir zaman kaybı olduğunu düşündüğü için eğitimini sonlandırıyor. Bunun yerine kendisini yabancı dil öğrenmeye veriyor.
Fischer’in yenilgiye tahammülü yoktu bu arada.
Öyle ki bazı yenilgilerden sonra saatlerce ağlıyordu. Çünkü kendisini ait hissettiği tek evren olan satranç evreninde yaşayabilmesi için, sürekli olarak kazanması gerektiğini düşünüyordu.
22 yaşına geldiğinde, 275 adet şah mat egzersizinin bulunduğu “Bobby Fischer Satranç Öğretiyor” isimli bir kitap yazıyor ve yayımlatıyor genç deha. Bu kitaptan 1 milyon adetten fazla kopya satılıyor.
Ayrıca bakınız; Haddini Aş Hikayaleri 68: Sylvester Stallone
1972 yılında Boris Spassky’i yenerek hem dünya şampiyonu oluyor, hem de 35 yıl süren rus hegamonyasını yıkıyor. Ve böylece Fischer, ABD'nin yetiştirdiği "tek" dünya satranç şampiyonu oluyor.
Bu dönemlerde satranç ustalarının hak ettiklerinden çok daha az para kazandıklarını öne sürerek, birçok kişi ve kurumla mücadeleye girişiyor ve kazanıyor bu arada. Böyle mücadeleci bir yönü de var onun.
Öte yandan hemen her büyük dahi gibi, Fischer de ruhsal sıkıntılar yaşıyordu. Asosyal bir yaşantısı vardı ve anlaşılmaz tavırlar sergiliyordu.
Dünya şampiyonu olduktan sonra, daha büyük bir hedefi kalmadığı için artık hatasız satranç oynamak zorunda kaldığını hissediyor, ancak bunun imkansız olduğunu da biliyordu.
Bu yüzden satranç dünyasını, kendi ünvanını elinden almaya çalışan bir tehdit gibi algılamaya başlıyor ve tarihte ilk kez maça çıkmadan dünya şampiyonluk tacını başkasına devreden insan oluyor.
Şöyle ki; 1975 yılında Dünya Satranç Federasyonu FIDE’ye maçta oynaması için 179 adet talepte bulunup, eğer yerine getirilmezse maça çıkmayacağını söylüyor.
İstekleri yerine getirilmeyince Anatoly Karpov ile oynamayı reddediyor. FIDE de unvan maçı yapılmadığı halde Karpov’u yeni Dünya Şampiyonu ilan ediyor.
Bu olayın ardından Avrupa’ya yerleşiyor ve 20 yıl gözlerden uzak yaşıyor Fischer. 1996’da Fischerandom Chess adını verdiği yeni bir oyun bulduğunu açıklayarak tekrar ortaya çıkıyor.
Hayatının son yıllarını sessizlik içinde geçiriyor. Hastalandığında modern tıbba inanmadığını söyleyerek tedaviyi reddediyor ve 17 Ocak 2008'de böbrek yetmezliği nedeniyle hayata gözlerini yumuyor Fischer.
Son sözleri ise "insan dokunuşundan daha iyileştirici hiçbir şey olamaz.” oluyor.
Unutulmaz oyunlar oynadı, satrancın ilk gerçek kahramanı oldu O.
Satranç oyunu bu kadar tanınıyorsa ve popüler olduysa, bunu büyük ölçüde Fischer'e borçluyuz.
Satranç yaşadıkça, Fischer de ölümsüzlüğünü koruyacak.
yakın dönemde filmi de yapılmış kendisinin: https://www.imdb.com/title/tt1596345/