Sene 1994..
Esaretin Bedeli ilk kez Amerikan sinemalarında vizyona girer. Ve haftalarca gişe hasılatında başarısız olup zarar ederek, vizyondan kaldırılır..
Aynı sene 7 dalda Oscar adaylığına başvurur ve tabi ki eli boş döner. Filmin tutacağına son derece emin olan yapımcılar bu başarısızlığa bir anlam veremez. Dev bir hayal kırıklığı ile şaşkınlık arasında kalakalırlar.
Sene 1995.. Evde video kaset dönemi dünyayı kasırga misali sarsmaya başlar.. Video satan mağazalar ardı ardına açılırken sinema sektöründe tam bir talep patlaması yaşanır.
Günün birinde, video kaset satan dükkanlarını sıklıkla ziyaret eden ve düzenli film satın alan sinema severlerden birinin dikkatini arka raflardan bir film çeker. Film kıyıda köşede öylece unutulmuş ve dükkan sahibi tarafından bugüne dek müşterilerine hiç önerilmemiştir.
Yeniliklere son derece açık bu sinema sever tesadüfen rastladığı "Shawshank Redemption" isimli bu nasıl olduğu belirsiz filmi satın alır ve izler. Filmden öylesine etkilenir ki defalarca yeniden izleyip, çevresine büyük bir tutkuyla önermeye başlar.
Derken fısıltı gazetesi hızlanır. Herkes birbirine filmi tavsiye etmeye başlar. Mağazalar şaşkınlıkla talebi karşılamaya çalışır. Ve film hemen olmasa da, bir kaç yıl içinde kar etmeye başlar..
Bugün IMDB’de tüm zamanların en iyi ve en çok izlenen filmi olarak tahta yerleşmiş Esaret’in Bedeli benim de kalbimin en orta yerinde. Defalarca izledim, altını çizmek istediğim replikleri bir köşeye not ettim ve bugün hala büyük bir zevkle yeniden izleyebilirim.
Bugün yaşamına baktığında kendini başarısız gördüğün her ne varsa; durup düşünme zamanı..
Çünkü bazı şeyler olması gereken zamanı bekler. Şu an için istediğin sonucu alamaman, belki de sadece zamana ihtiyacın olduğu içindir.
Çünkü bazı şeylerin tadına varabilmek için iyice demlenmesi gerekir, ya da ruhumuzun demlenmesi, ya da zamanın..
Kendimizin gelişmesi, büyümesi, yeni bir şeyler öğrenmesi, olaylara başka bir yerden bakabilme gücümüzün pekişmesini bekliyor belki, kim bilir.. Ya da zaman denilen değişkenin ürettiklerimize saygı göstereceği bilince erişmesi..
Şu an elinde olduramadığın ne varsa, bir kenarda demlenmeye bırak. Sürekli üzerine gittiğin ve zorladığın her ne ise; ona o kadar yakından bakıyorsundur ki bütünü kaçırmışsındır belki de.. Kim bilir?
Esaretin Bedeli'nde bana çok şey ifade eden şu muhteşem replikle noktalıyorum yazdıklarımı:
- Müzik buradaydı yani içimde. Müziğin güzelliği budur işte . Bunu sizden alamazlar. Hiç müzik için böyle hissetmediniz mi ?
- Ben gençken mızıka çalardım. Zamanla ilgimi kaybettim. Hapisteyken fazla bir anlamı yok.
- Banaysa en çok burada anlamlı geldi. Unutmamak için ihtiyacın var.
- Unutmamak mı?
- Dünyada taştan ibaret olmayan başka yerlerin de olduğunu. Bir şeyler vardır.. Tam içinde.. Senden alamayacakları ve dokunamayacakları bazı şeyler. O sana aittir. Ne yaparlarsa yapsınlar alamazlar
- Ne hakkında?
- Umut!
Ayrıca Bakınız; Carl Jung'dan 4 Sarsıcı Yaşam Dersi
Comments