Hepimiz hedeflerimizi belirlemede çok iyiyiz.
''Çalıştığım yerde üst düzey yönetici olacağım.''
''Kendi işimi kurup kimsenin kahrını çekmeyeceğim.''
''Öyle kitaplar yazacağım ki, çok satanlar listesinden düşmeyecek.''
''Bir sahil kasabasına yerleşip huzurlu bir hayat süreceğim.''
''Sıkıcı işimden istifa edip sevdiğim şeylere yöneleceğim.''
Bu hedefler üzerinde hayal kurmada da oldukça başarılıyız.
Ancak iş ayağa kalkıp adım atmaya geldiğinde?
İşte o noktada çoğumuz sınıfta kalıyoruz. Çünkü şu anki konforumuzdan ödün vermek istemiyoruz.
Çünkü o sesler her yanımızı sarıyor:
''Bu tehlikeli!''
''Dikkat et!''
''Biraz daha bekle, daha zamanı var!''
Ve açıkçası, o sesleri biz def etmedikçe asla bizi terk etmiyorlar.
O sesleri def edip, tüm risklere rağmen başımızı dik tutarak, durumları üstlenmeye hazır olduğumuzda ise her şey bizim için yeni başlıyor demektir.
Çünkü potansiyelimizi gerçekleştirebilmek ve dünyaya sesimizi duyurabilmek için hayatımızı cesaretle yaşamayı seçiyoruz.
''Atla, düşerken kanatlarını nasıl açacağını öğreneceksin.'' Ray Bradbury
Peki nedir cesurca yaşamak?
Korkularımızı Kucaklamaktır
Yeni bir şeye girişmeden önce korku ziyaret edecek bizi. Cesaretimizi ateşleyecek olan işte tam da o korkudur.
Christopher Nolan'ın yönettiği ''Kara Şövalye Yükseliyor'' filminde geçen, kör bir mahkumun söylediği şöyle bir replik vardır:
"Ruhun en güçlü dürtüsü olan korku olmadan, mümkün olandan daha hızlı nasıl hareket edebilir, mümkün olandan daha uzun süre nasıl savaşabilirsiniz?''
Korkunun varlığını kabul etmeden asla cesur olamayız. Onu benimsemek bizi daha cesur kılacak.
Korkusuz yaşamayı istemek demek, cesurca yaşamayı istememek demektir. Çünkü cesareti doğuran korkudur.
Bu yüzden korkunun devreye girmesine izin vermeli, dozunda yaşamalıyız. Ancak cesaretimizin de ilerlememizi sağlamak için yanı başımızda beklediğinden emin olmalıyız.
Eğer korku bizi tamamen ele geçirirse hareket etmemizi imkansız hale getirir. Bu gibi durumlarla nasıl başa çıkabileceğimiz ile ilgili yazdığım yazıyı bu linke ve buraya tıklayarak okuyabilirsiniz. (Ve unutmayın: Aslında dev bir fil kadar güçlüyüz)
Yetkinlik Kazanmaktır
Kendimize daha fazla güvenmenin ve inanmanın anahtarı daha yetkin olmaktır.
Belirli bir beceride ustalaştığımızda, cesaret otomatik olarak devreye girer ve bizi zafere götürür.
Yetkinlik, mükemmelliğin anahtarıdır ve bize hayattaki herhangi bir zorluğun üstesinden gelme cesaretini ve güvenini veren şeydir.
Ancak herhangi bir konuda yetkinliğimize aşırı güvenmemeli, her zaman öğrenmeye devam etmeliyiz.
Kendimizi Tanımaktır
Bizi cesur olmaktan alıkoyan en büyük şey muhtemelen kendimiziz.
Korkularımız, düşüncelerimiz ve karamsar tavırlarımız bizi cesaretle yaşamaktan alıkoyuyor. Bu nedenle, zihnimizi anlamaya ve kendinizi tanımaya başlamalıyız.
İhtiyaçlarımızın, hatalarımızın, başarılarımızın ve kötü alışkanlıklarımızın farkında değilsek, kendimizi geliştiremeyiz ve dolayısıyla asla cesaret geliştiremeyiz.
Kendimizi gerçekten tanıdığımızda ise, ancak o zaman hayatta karşımıza çıkan herhangi bir zorluğa adım atabiliriz. Çünkü artık kendimizi yönetme gücünü elimizde bulundururuz.
''Kendini yönet, dünyayı yönetecek gücü bulabilirsin.'' Eflatun
Aktif Olmaktır
Uzun zamandır bizi bekleyen o görevi üstlenmek yerine kanepeye uzanıp televizyon karşısında atıştırmayı tercih ettiğimiz her gün cesaretimiz zayıflar. Ve bu tembellik bizi iyice esir aldığında hayattaki başarı grafiğimiz düşmeye başlar.
Cesaret, diğer nitelikler gibi, sürekli olarak beslenmelidir. Bu nedenle, bu enerji seviyesini yüksek tutmalı, çok çalışmak ve hayatın zorluklarına karşı sebat etmek için motivasyonumuzu yüksek tutmalıyız.
Kendimizden başka kimsenin bizi harekete geçiremeyeceğini de hiçbir zaman unutmamalıyız.
''En cesur edim hala kendinize ait bir düşünceyi dile getirmektir. Yüksek sesle.'' Coco Chanel
Ayrıca Bakınız; Gişe Fiyaskosu Bir Film: Esaretinin Bedeli
Büyük Resme Odaklanmaktır
Başarıdan elde edebileceğimiz kazanımlara bencilce odaklanırsak, cesaretinizi asla bulamayız.
Ancak başkalarına yardım etmeye odaklanarak faydayı daha geniş bir ölçekte görselleştirebildiğimizde, zorlukların üstesinden gelmek için motivasyonu ve kaçınılmaz kayıplar ve başarısızlıklar karşısında sebat etme cesaretini buluruz.
Evet, denklemden ''ben''i çıkardığımızda ve büyük resme odaklandığımızda daha cesur olacağız.
Cesur olmanın hayattaki başarımızı belirleyen ön koşul olduğunu asla unutmayın. Ama daha da önemlisi, yanlışlara karşı durmak ve daha iyi bir dünya için cesurca yaşamanız gerektiğini unutmayın.
Hadi o halde, şimdi dışarı çıkıp cesurca yaşama, vasatlığa veda etme zamanı!
''İnsanlığın ileri gitmesi için, doruklarda sürekli olarak onurlu cesaret örneklerinin yer alması gerekir.Tarihin gözünü kamaştıran gözü peklikler insanlığın yolunu aydınlatır. Şafağın sökmesinde bile cesaret vardır.Denemek, meydan okumak, ısrar ve sebat etmek, kendine sadık kalmak, kadere göğüs germek, felaketi üzerimizde bize verdiği korkunun hafifliğiyle şaşırtmak, adaletsiz güce karşı koymak, sarhoş zafere sövmek, dik durmak, kafa tutmak; işte toplumların ihtiyaç duyduklarının örneği ve onları aydınlatan ışık.'' Victor Hugo
***
Kaynaklar:
Comments