Yakında performans değerlendirmeleri başlar çoğu şirkette. Hatta bir kısmı başlamış bile olabilir. Malum yeni sene geliyor. Hedefler, stratejiler, 5 yıllık kalkınma planları masaya dökülmüştür.
Kurumsal yaşamdayken beni içten içe özellikle tüketen bir süreçti performans görüşmeleri. Hatta geri bildirim veren koltuğunda oturduğum yöneticilik yıllarımda bile oldukça taktiksel ve dolayısıyla samimiyetsiz geliyordu bana. Sanki tüm yıl hiç görüşmemişiz de konuşacaklarımızı biriktirip ardı ardına sıralıyormuşuz, sanki tüm yıl karşımızdaki ile gerçek bir iletişim kuracak hiç zaman bulamamışız gibi..
Hayır, performans görüşmelerine karşı değilim. Geri bildirim almak ve doğru bir şekilde verebilmek hayatımızın her alanı için değerli. Beni rahatsız eden şey; bunun genelde senede bir kez yapılıyor olması ve tüm taşların eteklerden bir anda dökülmesi.
Karşımızdakine "e tüm sene beraber çalıştık, bunu bana neden şimdi söylüyorsun? Neden daha önce konuşmadık?" sorusunu sormak istediğimiz sürpriz dolu anlardan bahsediyorum.
Beyaz yakamla vedalaşmaya, işte tam da böyle iki araya bir dereye sıkıştırılmış bir toplantıda, tüm bir yıl süzgeçten aceleyle geçirilirken, nicedir düşlediğim girişimcilik yolculuğuna artık çıkmam gerektiğini anlamıştım. "Bir sonraki sene performans görüşmesi yapacak bir Pınar bulamayacaklar bu şirkette" demiştim kendime.
Maaşlı işimi bırakma kararı verirken yaşadığım gel gitleri, izlediğim adımları ve karar verme sürecimi "Beyaz Yakamla Nasıl Vedalaşırım?" rehberinde anlatmıştım. Eğer beyaz yakanızla bir noktada ayrılıp, bu yaşamı başka şeyler yaparak geçirmeye dair en ufak bir hayaliniz dahi varsa, rehbere göz atmak size çok iyi gelecek, söz.
Performans görüşmesi sürecini kendimiz için bir avantaja çevirmenin yolu ise; doğru soruları ve doğru eleştirileri doğru zamanda iletebilmek. Madem bir sonraki sene neleri daha iyi yapabileceğimizi konuşuyoruz, kendimizi daha iyi ifade edebileceğimiz cümleleri ceplerimizden çıkartmanın tam zamanı.
Görüşme sırasında işinize yarayabileceğini düşündüğüm bir kaç cümle sıralıyorum aşağıya. Hepimizin senaryosu elbette ki farklı. Siz işinize yarayacak olanı çekin içinden:
- Sadece başarılı / başarısız olduğum noktaları değil, potansiyelimi en iyi nasıl kullanabileceğimi de söyle lütfen!
- Bana, kendi güçlü yönlerimi kullanabileceğim ve buraya daha fazla değer katabileceğim hangi projeleri önerirsin?
- Kendimi geliştirebilmem için bana nasıl destek olursun?
- Sence düşük performans gösterdiğim işlerle ilgili birlikte yapabileceğimiz neler vardı?
- Sadece çok iyi olduğum yerleri değil, gelişime açık yerleri de söyler misin?
- Görüşmemizi ayak üstü yapmak istemiyorum, bana bu hafta ne zaman daha geniş bir vakit ayırırsın?
- Sence bu söylediklerini yıl bitmeden ara ara konuşsaydık ve ben de düşüncelerini daha önceden bilmiş olsaydım, bugünkü sonuç nasıl olurdu?
- Kendinle ilgili almayı planladığın hangi eğitimler var? Ya benimle ilgili planladıkların?
- Bana daha fazla inisiyatif verebileceğin hangi konular var?
- Sana nasıl yardımcı olabilirim?
Ayrıca Bakınız; Neden Şirketinizde Sunumları Yasaklamalısınız?
Örnekler ve sorular uzar gider. Yukarıda dediğim gibi ister aralarından seçin ister kendi önerilenizi düşünün.
Ama lütfen unutmayın;
Profesyonel yaşam, kimliklerimizden sadece bir tanesi.
Görüşmeniz nasıl geçerse geçsin, referans noktanız kendinizin en iyi haline ulaşmak olsun. Profesyonel kimlik sadece sizin bir parçanız. Buradaki performansınız sizin kim olduğunuzu yansıtmaz.
Hepimiz harikalar yarattığı ve bir o kadar da başarısız olduğu alanlar var.
Ve hepimiz eşsiziz. En güzeli de bu!
Güzel haftalar,
Pınar Özkent
Comments